Klinik Psikolog, İZEL G. ÖZKAN
Hemen hemen her ebeveyn çocuğunun duygularını ve davranışlarını duruma uygun olarak anlamlandırıp, düzenleyebilme ve uygun tepkiyi verebilme becerisini geliştirebilmesini ister. Öfke uyandıran bir durumu patlama yaşamadan göğüsleyebilmek, değişikliğe uyum sağlayabilmek, olayların öngörülemezliğiyle baş edebilmek kişinin öz-düzenleme yapabildiğini gösteren bazı örneklerdir. Böylelikle hem kendileriyle hem de diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurarlar ve stresle başa çıkabilecek çeşitli kaynaklar geliştirebilirler. Lakin bu süreç kendi kendine, çocuk büyüdükçe gelişmez. Çocuklar ilk başlarda bunu yapabilmek için ebeveynlerinin desteğine ihtiyaç duyarlar ve yaşanan pek çok kriz anından sonra ebeveynlerin sakinleştirici yaklaşımlarını içselleştirebilirler. Örneğin, 2 yaşındaki bir çocuğun önüne dondurma döküldüğü için feryat figan ağladığını görmek hiç şaşırtıcı değildir. Bununla beraber pek çok ebeveynin, çocuğu duygularını düzenleyemezken ve duygusal bir boşalma yaşarken ona destek olmak konusunda zorlandığını görebiliriz. Bazı ebeveynler bu durumlardaki deneyimlerini ‘Hiçbir şey yapamadım, o öyle kendisini yere atmışken ben de donakaldım.’, ‘Bir süre sonra ben de ona bağırmaya başladım.’, ‘Çocuğum bağırdıkça ben de oda değiştirdim ve nereye gidersem sürekli peşimden geldi.’ gibi farklı ifadelerle aktarabilirler. Genellikle bu deneyimlerin sonunda çocuk da ebeveyn de yorgun düşmüş ve her ikisini de zorlayan duygularla kalakalmış hissedebilirler.
Neden 2 yaşındaki küçücük bir çocuğun yaşadığı kriz anlarında ona destek olmak bu kadar zorlaşır?
İlk olarak ebeveynin çocuğunun duygularını düzenleyebilmesine yardım edebilmesi için kendi duygularını düzenleyebilmesi böylelikle o kaotik anda çocuğunun onun ruhsallığına yaslanabilmesi gereklidir. Ebeveynin bu konudaki bilgisi yeterli değilse, stresle baş etme kaynakları az ise sabırlı bir yaklaşım göstermesi zor olacaktır. Bununla beraber ebeveynin fiziksel ve zihinsel yorgunluğu, bu konuda destek alabileceği kimsenin olmaması da çocuğunun ihtiyacına karşılık verememesine sebep olabilir.
Ebeveynlik stili kişinin kendi aldığı ebeveynlikten oldukça etkilenmektedir. Sevgi dolu ve kapsayıcı ebeveynlere/ebeveyne sahip miydi? Onun yaşadığı krizlere nasıl yaklaşılırdı? Kendi ebeveynlerinden yeterli desteği almış mıydı? Bu gibi soruların cevapları kişinin bugüne yansıyan ebeveynlik becerileriyle ilgili önemli bilgiler içermektedir. Ebeveynin kendi erken dönem deneyimleri yoğun travmatik deneyimler içeriyorsa, çocuğunun ihtiyaçlarını görmekte ve bu ihtiyaçlara uygun cevabı vermekte zorlanabilir. Çocuğunun ağlaması tam da böyle bir yerden ebeveynin kendi çocukluğunda yaşadığı bu deneyimleri hatırlatabilir ve çocuğuna yardımcı olamayabilir. Örneğin, çocuk yüksek sesle ağladığında, ebeveyn kendi çocukluk döneminde duyulmamış veya sakinleştirilmemiş olma hissine geri dönebilir. Bu da öfke, çaresizlik veya donakalma tepkisi gibi istemsiz yanıtları tetikleyebilir. Çocukluk döneminde yaşanan duygular ebeveynler tarafından kapsanamadığında çocuklar bu duyguları yaşanmaması gereken kötü duygular olarak içselleştirebilirler. Bu durumda da ebeveyn kriz durumundaki çocuğundan bir an önce uzaklaşmaya çalışabilir ya da çocuğuna karşı cezalandırıcı yaklaşabilir.
Her çocuğun ihtiyacı değişmektedir ve bireysel farklılıklar da duyguların düzenlenmesi konusunda büyük bir etkiye sahiptir. Kimi çocuğun duygusunu düzenleme konusunda başka çocuklara kıyasla daha çok yardıma ihtiyaçları olabilir. Bu durum da ebeveyn için zorlayıcı olabilir. Örneğin, duyusal hassasiyeti olan çocuklar bu konuda daha fazla desteğe ihtiyaç duyabilir. Buna bir de toplumsal beklentiler ve yanlış bilgiler eklendiğinde içinden çıkılması daha zor bir hale gelebilir. Ne yazık ki kriz anındaki bir durumu dışardan izleyen insanlar ‘Bırak ağlar ağlar sakinleşir.’, ‘Sen çok yüz veriyorsun.’ ya da ‘Bir çocuğu susturamadınız.’ gibi suçlayıcı tepkiler verdiklerinde ebeveynlerin durumla baş edebilmeleri güçleşmektedir.
Elbette ebeveynlerin bu durumun üstesinden gelmeleri mümkündür. İlk olarak neyin onları zorladığını düşünmek hangi yönde adım atılacağına karar vermek açısından faydalı olabilir. Ardından,
- Kendi duygu düzenleme becerilerini geliştirmek ve onu zorladığını fark ettiği kendi travmatik deneyimleri ile ilgili çalışmak için bir terapi desteğine başvurabilir.
- Stresli anlarda daha rahat başa çıkabilmek için yoga, nefes ve farkındalık egzersizleri gibi güçlendirici yöntemler denenebilir.
- Diğer ebeveynlerden, kendini yakın hissettiği bireylerden yardım isteyebilir ve bir destek sistemi kurabilir. Örneğin, günümüzde yaygın olarak yürütülen ebeveyn-çocuk grupları böyle bir destek sunması açısından fayda sağlayabilir.
- Çocukların gelişim dönemleri ve duygu düzenleme becerilerinin nasıl geliştiği hakkında bilgiler edinilebilir. Böylelikle gerçekçi beklentiler oluşturulabilir.
- Son olarak, hiçbir ağlamanın sonsuza kadar sürmeyeceği gibi kriz anlarının sona ereceğinin akılda tutulması, ebeveynin bunu kendine hatırlatması baş etmeyi kolaylaştırabilir.