Herkesin duygularını, düşüncelerini anlatmaya ihtiyacı olur. Zaman zaman insanların “Benim konuşabileceğim bir sürü arkadaşım var neden terapiye gideyim ki?” dediklerine şahit oluruz. Terapi, duygu ve düşünceleri söze dökmeyi odağına almakla birlikte arkadaş sohbetinden, koçluktan, danışmanlıktan farklı bir süreçtir. Bu nedenle, üniversitede alınan psikoloji eğitimi üzerine klinik psikoloji alanında yüksek öğrenim görmüş uzmanlar ve tıp eğitimi sonrasında psikiyatri alanında uzmanlığını almış kişiler tarafından yapılabilir.
Psikoterapi, uzmanların bilimsel bir teori ya da yaklaşım kullandığı, danışan kişi ile konuşarak, onun sağlıklı olmayan, hayatında onu zorlayan, engelleri keşfetmesinin yanı sıra sağlıklı taraflarını güçlendirerek hayatı daha işlevsel yaşamaya doğru değişmesini hedefleyen bir tedavi yöntemidir. Bu bağlamda, psikoterapi terapistlerin ve danışanların birlikte çıktığı bir keşif yolculuğuna benzetilebilir. Terapinin birincil kişisi danışanın ta kendisidir; terapist ise danışanı ulaşmak istediği noktaya gelmesini çeşitli yöntemlerle destekleyen uzmandır. Tam bu nedenle, bu yolculuğun verimli olabilmesi için psikoterapistlerle danışan kişilerin tanışıklığının olmaması, birbirleri ile ilgili önden bir fikir sahibi olmamaları, açık ve güvenilir bir iletişim kurmalarının ön koşuludur.