Serkan Kahyaoğlu, Klinik Psikolog
Erkeklerin dünyasında baba olmak büyük bir değişimdir. Baba olmaya hazırlanan bir arkadaşım “en az 25 yıllık bir kontrat” demişti. Ben baba olduğumda çok daha uzun bir kontrat olduğunu anlamıştım. Kontrat denince soğuk ve iş odaklı mecburiyetleri çağrıştırıyor olabilir ama tabii ki babalık harika bir yolculuk, dopdolu duygusal etkileşimlerin yaşandığı, size her an yaşadığınızı hissettiren bir maceradır aynı zamanda. Bir yaşamı doğum öncesinden itibaren takip etmek, büyüdüğünü görmek, sizin şefkatinize karşılık verdiğini hissetmek, gazını çıkarmak, altını değiştirmek, giydirmek, beslemek, ilk kelimesini duymak, yürüdüğünü görmek, okumasına, diplomalarına, aşklarına ve aşk acılarına şahit olmak, size akıl vermesine, sizi korumasına, size küsmesine “maruz” kalmak büyük gelişim fırsatları değil mi? Hangi kitap, film hatta ilişki size bu kadar zengin öğrenme ve hissetme deneyimi sunabilir? Belki baba olmanın kaçınılmaz kusuru “bir yaşamdan sorumlu tutulmak” ama büyük onuru ve heyecanı “o yaşamın kendi sorumluluğunu almasına şahit olmak” denebilir.
Babalıkta birinci engel: Erkeklik rolleri
Böyle bakınca babalığın ve tabii ki ebeveynliğin iki ucu söz konusu edilebilir. Mecburi, sıkıcı, yorucu görevlerle, özelleşmiş, heyecan verici, öğrenilen/öğretilen etkileşim arasında gidip gelinen iki uçtan bahsedebiliriz. Bazen babalar onlara öğretilen, öğrendikleri “erkeklik” arızaları nedeniyle birinci uca sıkışabilir. Örneğin geleneksel erkeklik rolleri; “erkek adam ağlamaz, korkmaz, yarışır ve önde bitirir, evini/ailesini, sevgilisini korur, kontrol eder, güçlü olur, para kazanır, eşini çalıştırmaz, eşi çalışıyorsa mutlaka ondan daha fazla kazanır, acısını derdini söylemez vb…” kalıplarıyla büyür. Bunlara maruz kalınca ya da bunları “erkeklik” diye sahiplenip kişiliğine alınca bir adamın “şefkatini, sevgisini, acısını, derdini göstermek, karşılıklı ve yakın ilişki kurmak, bakım vermek” gibi becerileri öğrenmesi çok zor olur. Birçok erkeğin; sevişmenin karşılıklı, şefkat alışverişinin yaşamsal olduğunu öğrenmesinin uzun yıllar aldığını biliyoruz. Ezberlenen, “yutturulan” bu erkeklik rolü bir erkeğin ilişkilerinde yalnız kalmasına, acılarını hep içine atmasına, öfkesini sıklıkla saldırganlığa, güç gösterisine çevirmesine, yol açabilir. Sevgililerine yaşattıklarını saymak ise sayfalar alır. Kısaca gerçek ve yakın bir ilişki kurmanın önünde böyle bir erkeklik ya da bu erkeklikten izler büyük engeller oluşturur. Oysa iyi ve yeterli bir babalık tüm gerçek ilişkiler gibi ama belki de daha fazla yakın, anlayan, anlatan, öğreten, öğrenen bir ilişki ister.
Değişim için bir fırsat olarak babalık:
Bir an için yukarıda tarif edilen erkeğin baba olduğunu düşünelim. Sudan çıkmış balığa dönmez mi? Çünkü bakım isteyen, en az iki saatte bir uyanan, sıkça acıkan, gazı gelen bir sevimli yaratık ilgi beklemektedir. Ama “baba”da böyle bir donanım yoktur. Bir yandan da bir şekilde onunla ilişki kurmayı istemektedir. Çünkü araştırmalar babaların %92’sinin çocukları çok sevdikleri için baba olmak istediğini belirtiyor.[1] Bu duruma bir kriz olarak bakmak yerine bir fırsat olarak bakmak da mümkün. Çocukları sevme motivasyonu nedeniyle baba olan bir erkeğin; bakım vermeyi, dinlemeyi, kendini anlatmayı, çocuğuna öğretmeyi, ondan öğrenmeyi ve bunun gibi birçok beceriyi öğrenerek değişmeye en açık dönemde olduğunu birçok örnekte görebiliyoruz. Örneğin bir baba “kızımın yanında kullandığım kelimelere dikkat ediyorum” bir başka baba “hayatta beceremem sanıyordum ama bebeğimizi yıkadığımda kendimle gurur duymuştum” demişti. Böyle babaların çocukları ergen yaşa geldiklerinde ise şöyle paylaşımlarını duymuştum: “Görüyorum o oğlana aşık, acı çekiyor dayanamıyorum konuşayım diyorum ama sabrediyorum. Gelip bana anlatınca dertleşiyoruz, bana fikrimi soruyor, bana başkasına değil.” “O sınavı kazanamayınca bize karşı nasıl mahçup olduğunu gözlerinden anladım ve ona sıkıca sarıldım ve senin canın sağ olsun dedim.” Bu örneklerdeki babaların hemen hepsi farklı kelimelerle çocuklarıyla kurdukları yakın ve karşılıklı ilişkinin, kendilerini değiştirdiğini, ilişki becerilerini geliştirdiğini, çocuklarından öğrendiklerini ve sadece var oldukları için bile onlarla gurur duyduklarını belirtmişlerdir. Bir diğer önemli nokta bir baba için çocuğunun başkasına değil de gelip ona anlatabilmesi olsa gerek. Tabii ki bunları öğrenmek için illa baba olmak ya da baba olmayı beklemek gerekmez.
Babalık ne zaman öğrenilir?
Peki babalık ne zaman öğrenilir? Aslına bakarsanız babalık doğmadan önce öğrenilmeye başlanır. Bir çocuğun babası, kendi babasından, annesinden, onu her kim büyütmüşse ondan öğrendiklerini gördüklerini çocuğuna yansıtır. Çocuk da babasının davranışlarına hem maruz kalarak hem de onu modelleyerek öğrenir. Dolayısıyla nesilden nesile geçen bir babalık söz konusudur. Bu geçenlerin bir kısmının zehirli olduğunu bir kısmının ise babalık yaparken çok işlevsel olduğunu düşünebiliriz. Örneğin yukarıda anlatılan erkeklik rolleri ne babalıkta ne bir romantik bir ilişkide ya da arkadaşlıkta işe yarar. Öte yandan anadan, atadan, dededen kalan “hak etmediğini isteme, emeğinle kazan, göz hakkı, elinde bir yiyecek varsa paylaşmayı teklif et” gibi ilkeler babalık için değerli miraslardır.
Babalık öğrenilen bir beceri ve yaşam şeklidir.
Babalık kişiliğimizi rafine etmemiz, inceltmemiz gereken, çocuktan, çevreden, çocuğun annesinden, geçmişten, şimdiden, gelecekten açık fikirli olarak öğrenilmesi gereken bir yaşam şeklidir. Öğrenmeye ve merak etmeye açık olmak bir babanın kişiliği için çok değerlidir. Bu sayede çocuğu için cazip bir baba olma fırsatını yakalar. Çünkü tüm insanlar gibi çocuklar da kendine özgü olan insanları çekici bulur. Yine çocuklar tüm insanlar gibi onlara “kendi gibi olma” fırsatını veren hatta buna cesaretlendiren insanları, sever. Bu kişi babası olunca tadından yenmez tabii. Özetle iyi baba, kendisi yaşamdan keyif alan, eğlenceli, duygularını paylaşabilen ve çocuğunun yanında ona güven veren kişidir.
Her yaşta babalık biraz değişir, değişmelidir. Bebeklik, erken çocukluk, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde babalığa bakışınızın ve becerilerinizin çeşitlenmesi çok hayırlıdır. Bebekken gazını çıkaran, altını değiştiren, uyutan, ona sarılan, ille de sevgisini gösteren baba erken çocukluk dönemi için sağlam temelleri atmıştır. Erken çocukluk dönemi yani 3-6 yaş arasında baba olarak çocuğunuzun dünyayı keşfine tanıklık etmek ve ona güvenli keşif alanları sunmanız, mutlaka onunla oynamanız, gezmeniz, onun öğrenmesini ve sizinle yakın ilişki kurmasını sağlayacaktır. Çocukluk döneminde ise baba; çocuğun arkadaşlık kurmasını destekleyen, becerilerini, spor, sanat, vb. ilgilerini takip eden, fırsatlar sunan, okuldaki öğretmeni, sevdiği dersleri bilen, yine onunla oynayan, iyi sohbet eden adamdır. Ergen babası ise öncelikle sabırlı olmayı ve iyi gözlem yapmayı öğrenmelidir. Çünkü ergen size anlamsız, saçma gelen birçok girişimde bulunabilir, acılarını ve sevinçlerini sizden bağımsız yaşamayı seçebilir. Ama eninde sonunda sizin orada olduğunuzu ve kabul ediciliğinizi bilirse size gelir, danışır. Yani sabretmek, önyargısız dinlemek, onu korumak ve desteklemek için hazır olduğunuzu göstermek her dönemde önemlidir ama ergenlik döneminde daha da önemlidir. Çünkü baba olarak en çok öğrenme ve eğlenme fırsatını çocuğunuzun ergenlik döneminde yaşarsınız.
Görüldüğü gibi babalık değişen, dönüşen sizi hep yaşamda tutan bir yaşam şeklidir. Bu sayede çocuğunuzla yakın, gelişen, değişen bir ilişki kurmanız mümkündür.
Çocuğunuzun sizi nasıl hatırlamasını istersiniz?
Babalara “babanızı nasıl hatırlıyorsunuz?” sorusu sorulduğunda hemen her baba yaşadıkları yakın anıları ve babasının genel tutumunu hatırlamaktadır. Bazıları “hatırlatma o adamı bana, her şeyime karışır, eleştirmekten başka bir şey yapmazdı” demektedir. Öte yandan “maçıma gelirdi, geceleri kaçamak gezmeler yapardık, bana okuduğu masallar hala aklımda ben de kızıma/oğluma okuyorum, üzüntümü de sevincimi de konuşurduk, karnemdeki zayıfları konuşabilirdik, beni çok iyi dinlerdi” gibi paylaşımlar büyük bir mutlulukla hatırlanıyor.
Sizin de çocuğunuzun yaşamında eğlenceli, iyi dinleyen, destek olan, öğrenen, öğreten, rehber olan, güven veren bir baba olarak hatırlanma fırsatınız var. Belki zaten bunları yapıyorsunuz ve böyle hatırlanacaksanız belki bir kısmına şimdi başlayabilirsiniz.
Unutmayın, eğlenceli ve güven veren bir baba olmak için çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun her gün yeni bir başlangıçtır.
[1] Anne Çocuk Eğitim Vakfı & Bernard Van Leer, Türkiye’de Babalık, 2018