İZEL G. ÖZKAN, Klinik Psikolog
Instagram’ı açıyoruz; sayfayı aşağıya doğru kaydırırken, çocuk cinsel istismarına yönelik bir yasa tasarısı haberi görüyoruz; eyvah! Bu yasa nelerin kapısını açar, çocuklar bundan nasıl bir zarar görürler diye endişeleniyoruz. Sayfayı biraz daha aşağıya kaydırıyoruz. Sokakta yaşayan bir çocuk, böyle bir salgın hastalık döneminde yanında bir köpek, ona sarılmış, altına serdiği kartonların üzerinde, içimiz cız ediyor. Sonra bir çocuk influencer’ın videosuna gözümüz takılıyor. Tanıtımını yaptığı markanın kıyafetleri içinde ‘’doğalmış’’ gibi çekilen pozlarıyla karşımızda duruyor.
Çocukların her anına şahit olabiliyoruz; ağlarken, öfkeliyken, tuvaletteyken, ders çalışırken, ebeveyniyle özel bir zamanı paylaşırken videoya çekilmiş, fotoğraflanmış çocuklarla devam ediyor sosyal medya haberleri, postları. Ebeveynlerin, öğretmenlerin itibar kazanmak, beğeni elde etmek için çocukların iznini, fikrini almadan yaptıkları paylaşımları görüyoruz. “Yok artık bu kadarı da olmaz” dediklerimizin yanı sıra zaman içinde kanıksadığımız, normalleştirdiğimiz, çocuk haklarının yok sayıldığı, istismar davranışlarıyla karşılaşıyoruz. Bazı ebeveynler, öğretmenler, doktorlar, akademisyenler, avukatlar, çocukla çalışan uzmanlar, bir zamanlar kendisinin de çocuk olduğunu unutmayalar, olanları endişe ile takip ediyorlar. Çocukların haklarının yeterli düzeyde korunamayacağını, psikolojik ve fizyolojik açıdan zarar görebileceklerini biliyorlar.Farkındalar; bir çocuğun sorumluluğu, güvenlik duygusunun korunması, yararının ve ihtiyaçlarının gözetilmesi,bu toplumdaki tüm yetişkinleri, hepimizi ilgilendiren bir toplum meselesi. Bu sorunun fark edilebilmesi, önlenebilmesi için çocuk istismarının, sonuçlarının, çocukların hangi haklara sahip olduğunun, bu hakların çocuğun gelişimini nasıl desteklediğinin, çocukların nasıl korunabileceğinin bilinmesi gerekiyor.
İstismar Ciddi Bir Çocuk Hakları İhlalidir
Çok küçük yaşlardan itibaren bakım verenlerimizle, çevremizle kurduğumuz ilişkiyle dış dünya algımızı, kendimizle kurduğumuz ilişkiyi oluşturmaya başlarız. Yeni doğmuş bir bebeğin acıktığında beslenmesi, ağladığında ebeveynin onu sevgiyle kucaklaması “ben güvendeyim, içinde bulunduğum dünya güvenli” hissiyatının temelini oluşturur. Bununla da bitmez, çocuk biraz daha büyüdüğünde de aynı özenle, bu bilgiyi sınamaya devam eder çünkü çocuklar deneyimler yoluyla öğrenir.Bunun aksi olan bir durumla karşılaşması yani duygusal, fiziksel ya da cinsel olarak zarar görmesi; incinmesine ve güven duygularının yıkılmasına sebep olabilir.
Bugün, 2016 yılında sunulan ve sonra reddedilen ‘’istismara uğrayan çocuğun istismarcısıyla evlenmesi durumunda infazının affedilmesini’’[1] içeren yasa tasarısının tekrar sunulup sunulmadığı tartışılıyor. İstismara uğramış bir çocuk çaresizlik, üzüntü, öfke, yalnızlık, güvensizlik gibi pek çok duyguyu hissedebilir ve psikiyatrik (depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, alkol ve madde kötüye kullanımı), medikal (kardiyovasküler hastalıklar, irritabl bağırsak sendromu, diyabet, astım) hastalıklar yaşama riskinin artması gibi ciddi problemlerle karşılaşabilir[2]. Çocuğun kendisini istismar eden kişiyle evlendirilmesi, kendisine yapılan bu haksızlığın affedilmesi , yetişkinlerin de hak arayamadığını görmesi anlamına geliyor. Bu durumda çocuğun tekrar güven duyabilmesinden, sağlıklı ilişkiler kurabilmesinden bahsetmek çok mümkün görünmüyor.
Cinsel olarak istismar edilen çocuğun aynı zamanda fiziksel ve duygusal olarak da istismar edildiğini söylemek mümkündür. Duygusal istismar, çocuğun ruhuna, duygularına yapılan bir saldırıdır, bir hak ihlalidir ve fiziksel ve cinsel istismar kadar sarsıcı olabilir. Çocuğu sürekli eleştirmek, çocuğun korkularıyla, öfkesiyle dalga geçmek, hiç sevmediği bir yemeği “ama çok üzülürüm” diyerek yemesini sağlamak, okula gitmesi ya da oyun oynaması gerekirken hiç bilmediği ve belki istemediği bir markanın reklam, fotoğraf çekimine katılmasını istemek, duygusal istismar örnekleridir. Bu tür davranışlar karşısında çocuğun hakları elinden alınmış olur, çocuk kendini yetersiz, değersiz hisseder, sevilmediğini düşünebilir.
Neden Çocuklara Özel Haklar Var?
Tarih boyunca çocukluk kavramı ve çocuğa bakış, topluma, o dönemin özelliklerine göre değişmiştir. Mali kaynak olarak görülen çocuk, yaşlılıkta ebeveynine bakması için yetiştirilen çocuk kavramı bugün çok daha farklı. Yaklaşık yüz yıldır, çocukluk döneminin özel ve önemli olduğunu, çocukluk deneyimlerinin yetişkinlik yaşamını etkilediğini söyleyen sayısız çalışma da çocuğa ve çocukluğa bakışımızı farklılaştırıyor.
Gelişimsel olarak yetişkinlerden daha farklı ihtiyaçları olan çocukların insan haklarından farklı olarak çocuk haklarından yararlanması gerekiyor. “Eğer 18 yaşından küçükseniz, çocuksunuz ve haklarınız var.’’ maddesiyle başlayan çocuk hakları sözleşmesi temelde; ‘’ayrımcılık yapmama’’ , ‘’çocuğun üstün yararı’’, ‘’çocuğun varlığını ve gelişimini sürdürmesini sağlama’’ ve ‘’katılım’’ ilkelerinin benimsendiği 54 maddeden oluşuyor[3]. Bu haklar dünyadaki tüm çocukların eğitim, sağlık, barınma ve korunma ihtiyaçlarının tamamını gözetiyor. Bütün bu ilkeler, çocukların potansiyellerine ulaşmalarını, sağlıklı bir şekilde gelişmelerini hedefliyor.
Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi, “çocukluk bir insanın anavatanıdır.” Biz yetişkinlere düşen çocukların anavatanlarını özgür, eğlenceli, güvenli kılmaktır. En önemli nokta çocukların eğitim, sağlık, barınma ve korunma haklarının hepsini kapsayan çocukların çocuk olma hakkının olduğunun görülmesidir. Çocukların saçmalamaya, biz yetişkinleri hayal kırıklığına uğratmaya, yollarını şaşırmaya, hata yapmaya hakları vardır. Bütün bunlar olduğunda, durumu derleyip toparlayacak, ona rehberlik edebilecek, ihtiyaç duyduklarında sırtlarını yaslayabilecekleri bir yetişkin arar gözleri. Ne kadarını yapabiliyoruz bunların? Onları ne kadar güvende ve korunmuş hissettiriyoruz?
Sahi, biri çocuk hakları mı dedi?…
Dünya üzerindeki bütün çocuklara saygı ve sevgilerimle,
[1]http://www.basin.adalet.gov.tr/BasinAciklamasi/basin-aciklamasi-18112016
[2]Nemeroff, C. B. (2016). Paradiselost: theneurobiologicalandclinicalconsequences of childabuseandneglect. Neuron, 89(5), 892-909.