İZEL G. ÖZKAN, Klinik Psikolog
Bebeğin doğumuyla beraber, gelişim sürecini sıkı bir takip başlar. Çevresindeki çoğu kişi, en başta ebeveynleri[1], kafasını tutmaya başlamasını, ilk hecelerini, ilk adımlarını coşku ve sevinçle karşılarlar. Bebeğin bir gelişim basamağına tırmanması, hazır oluşuyla oldukça ilgilidir. Örneğin, bebeğinizle her ne kadar etkileşim kursanız da 3. ayda kelimeleri söylemeye başlamaz ya da 6. ayda yürümez, bedeninin ya da beyninin o beceriyi göstermeye hazır olması gerekir. Yanı sıra, ulaştığı her bir gelişim basamağındaki içinde bulunduğu duyarlı sosyal ortam sayesinde becerileri şekillenir, artar ve bir sonraki gelişim basamağına doğru yumuşak bir geçişle yol almaya devam eder. İlk 3 aydaki dünyaya, çevresine alışma döneminin ardından bebeğin, bakım vereniyle olan ilişkisinden çok şey beklediğini gözlemlemeye başlarız. Artık ebeveynleriyle olan sosyal oyunlara, etkileşimlere, iki yönlü iletişime hazırdır.
Gelişim sadece bebeğin deneyimlediği bir şey değildir. Aralarında gelişmeye başlayan yeni iletişim kanalları ve bütün diğer deneyimler ebeveynin de bu ilişki içinde gelişmesine, hatta ilişkilerini birlikte geliştirmelerine kaynak olur. Birbirlerini daha yakından tanırlar ve birbirilerine daha duyarlı olurlar. Bununla beraber, ebeveyn ve bebek çifti birbirlerinin davranışlarını da şekillendirir. Bunun en açık örneğini dilin kullanımında görürüz. Ebeveynler yetişkin düzeyinden bebeğin düzeyine inerler ve onun gibi konuşup, düşünüp, davranmaya başlarlar. Önce ebeveyn bebek gibi olur ki; sonrasında bebek de sahip olmadığı dil becerilerini kazanıp ebeveyni gibi (yetişkin gibi) olabilsin. Zaman ilerledikçe birbirlerine karşı daha duyarlı oldukça ve birbirlerine göre değiştiklerinde bu ikilinin aralarındaki etkileşimi adeta uyumlu bir dans gibi izlemek mümkün olur. İlk zamanlar bütün dertlerini sadece ağlayarak ifade eden bebek zaman içerisinde yüz ve beden ifadeleriyle ebeveyne çeşitli ipuçlarını verir. Ebeveyn dinler, izler, öğrenir ve bebeğin ihtiyacı olanı bebeğe verir. Konuşma öncesi dönemde kullandığı jest ve mimikler, karşılıklı gülüşmeler iletişim kurabilme yetisinin işaretleridir. Zaman zaman ebeveyniyle iletişimi başlatmak için bazı sinyaller verir. Örneğin, çeşitli sesler çıkarabilir, ebeveynine bakıp gülümseyebilir, ebeveyni onu kucağına alsın diye kollarını uzatabilir. Ebeveyn bebekten gelen ipuçlarını okumayı gün geçtikçe iyileştirdiğinde ve varsayımları kuvvetlendiğinde bu ilişkide yeterli olduğunu hisseder. Bebek de iletişimi başlatmak ve kendisiyle ilgili ipucu vermek konusunda daha istekli olur.
‘‘4 aylık Ali babasına döner ve brmbrm gibi neşeli sesler çıkartır. Babası da keyifle asıl sana brmbrm der ve durur. Ali cıvıldamaya ve gülmeye devam eder. ‘Oooo sen çok mu sevdin bu oyunu?’ tekrar durur ve Ali’den karşılık gelmesini bekler. Ali heyecanla kıpırdanır ve sesler çıkartır. Baba neşeyle ‘Haydi bana kocaman bir gülücük ver.’ der. Ali’nin dudak kenarı hafifçe kıvrılır ve baba ‘İşte orada! Gördüm o gülücüğü, bu ne kadaar güzel bir gülücük.’ der. Ali bacaklarını, kollarını hareket ettirir. Babayla vakit geçirdiğin için çok mutlusun, ben de seninle vakit geçirdiğim için mutluyum.’ der. Ali dikkatini başka yöne doğru çevirir, yoğun heyecan deneyimini düzenlemeye ihtiyaç duyduğu esnada babası ona gülümseyerek bakar ve Ali’nin tekrar etkileşime girmeye hazır olacağı zamanı bekler.’’
Bu örnekteki gibi, bebeğinizle konuştuğunuzda ve ona çeşitli sorular yönelttiğinizde onun kendi dilinde (babıldama, cıvıldama, vücudunu hareket ettirme, gülme, kollarını ve bacaklarını savurma) cevap vermesi için zaman tanımanız önemlidir. Böylece bebek bu ilişkide kendi için de bir alan olduğunu fark eder ve bu alanı doldurmaya istekli olur. Karşılıklılık içeren sevgi dolu ve sosyal oyunlar 3-7 ay arasındaki dönemde daha da karmaşıklaşmaya başlar. Örneğin, Ali’nin 7 aylıkken babasıyla ce-e oynamaya başlayacağını öngörebiliriz. Önceki dönemlerdeki tüm paylaşımlar sonraki gelişim dönemleri için önemli bir temel oluşturur.
Bebeğin bakım vereniyle her iyi ilişki deneyimi bebeğin beyin gelişimini destekler, duygularını düzenlemeyi öğrenmesini sağlar, bağlanmayı sağlamlaştırır ve çevresini anlamasına yardımcı olur. Siz de bu konuda bebeğinizi ve ilişkinizi nasıl destekleyeceğinizi, 3 aydan büyük çocuğunuzla gün içerisindeki etkileşiminizin nasıl olduğunu değerlendirmek için kendinize şu soruları yöneltebilirsiniz. ‘Gün içerisinde ne kadar süre uyanık kalıyor ve bebeğimle bir günüm nasıl geçiyor?’, ‘Birlikte nasıl oyunlar oynuyoruz?’, ‘Bu oyun anları bana nasıl hissettiriyor?’ Bu soruların cevaplarına göre bebeğinizle geçirdiğiniz zamanı tekrar düzenleyebilir ya da bu konuda zorlandığınızı düşünüyorsanız uzman desteğine başvurabilirsiniz[2].
[1] Bu metin içerisinde ebeveyn ve bakım veren kelimeleri birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.
[2] Kaynak:-Gowen, J. W., & Nebrig, J. B. (2002). Enhancing early emotional development: Guiding parents of young children. Paul H Brookes Publishing.