İZEL G. ÖZKAN, Klinik Psikolog
Kardeş kıskançlığı, mitolojide, dini kaynaklarda, edebi eserlerde en yaygın ele alınan konulardan biridir. Habil ile Kabil’in hikayesinde, Shakespeare’in ünlü Kral Lear oyununda, Kronos’un güç savaşında, Külkedisi masalında kardeşle olan çekişmelerin, kıskançlık, öfke duygularının yansımalarını görürüz.
Kıskançlık temel olarak “sende var, bende yok” duygusudur. Genellikle hiç olmaması gereken, dile getirilmesi “ayıp”, “kötü”, “olumsuz” bir duygu olarak görülür; oysa üzüntü, sevinç, öfke gibi hissedilmesi doğal bir duygudur. Çocuklar da, kardeşlerinde olan bir özelliğin, değerin, kaynağın kendilerinde olmadığını ya da daha az olduğunu düşündüklerinde, kıskançlık hissedebilir, tüm fırsatların “daha iyi” olana verileceği ile ilgili bir korku, öfke duyabilirler. Örneğin, büyük çocuk, yetişkinlerin sevgisini, ilgisini, halihazırda kazanmış olduğu hakları, eve yeni bir kardeşin gelmesiyle birlikte yitirebileceğinden korkarken, küçük çocuk ise büyük kardeş tarafından haksızlığa uğramaktan endişelenebilir.
Çocuklar kıskançlığı farklı şekillerde ortaya koyabilirler. Bu duyguların her zaman açık bir şekilde ifade edilmeyebileceğini akılda tutmak önemlidir. Özellikle öfke, korku gibi duyguların “kötü” olarak nitelendirildiği, ifade edilmesine izin verilmediği, yok sayıldığı ailelerde, çocuklar bu duyguları saklamayı öğrenebilirler. Örneğin, kardeşlerini çok fazla sevdiklerini söyleyerek, sürekli dokunmak, öpmek isteyebilir, kıskançlıklarını bu şekilde örtmeye çalışabilirler. Hatta çocukların bazı davranışlarının olumlu yönde değiştiği gözlemlenebilir. Örneğin, daha önce yemek yemek istemeyen bir çocuk, kardeşinin karşısına geçip “bak ben nasıl güzel yiyorum, sen de ye de büyü” gibi cümleler ile ebeveynlerinden takdir almak isteyebilir. Bir başka deyişle ebeveynlerine “onda yok görüyorsun değil mi, ben de var, beni sev” demeye çalışabilirler. Bu tür durumlarda, aileler çocuklarının kesinlikle birbirlerini kıskanmadığını düşünebilir ve bu duyguyu görmezden gelebilirler. Öte yandan, bazen çocuklar “ben kardeşimi sevmiyorum” gibi net ifadeler kullanabilirler. Genellikle daha açıkça ifade edilen kıskançlık duygusu, ebeveynleri harekete geçirir.
Çocuklar, her konuda olduğu gibi, kardeş doğumu gibi önemli bir olay karşısında da ebeveynleri tarafından önemsenmek, fark edilmek, biricik ve değerli olduklarını hissetmek, onların dünyasında yerlerinin korunduğunu bilmek, görmek isterler.
Çocukların kıskançlık duygusu ile ortaya çıkan olumsuz davranışlarını önlemek için doğum öncesinden başlanarak yapılabilecekler vardır. Örneğin;
- Kabul etmekle başlayın: Aileye yeni bir üyenin gelmesi, tüm aile için önemli bir değişikliktir. Bazı rutinler korunacağı gibi, yaşamda bazı yenilikler, farklılıklar da olacaktır. Bunu kabul etmekle başlamak hem ebeveynler hem de çocuk için önemlidir.
- Çocuğunuzu neler bekliyor, onu hazırlayın: Çocuğun kardeşi ile ilgili nelerle karşılaşacağını bilmesi, kaygılarının, korkularının azalmasına yardımcı olur. Örneğin, gebelikte kritik dönem atlatıldıktan sonra, çocuğa bir kardeşi olacağı haberi verilebilir. Çocuğun yaşına göre, ay söyleyerek ya da takvimde göstererek, bebeğin ne zaman dünyaya geleceği söylenebilir. Annenin bedeninde oluşacak karın büyümesi gibi değişiklikler, gidilecek rutin doktor randevuları çocuğun anlayabileceği bir dille, yaşına uygun şekilde anlatılabilir. Özellikle küçük çocuklar, kardeşleri olduğunda, hemen oyun oynayabileceklerini, konuşabileceklerini düşünebilirler. Bebeğin doğduğunda, bunları yapamayacağı, bir süre onunla oynaması için beklemesi gerektiği gibi bilgiler verilebilir. Çocuklar için hazırlanmış, kardeşin gelişini anlatan kitaplar edinilebilir ve çocukla birlikte okunabilir.
- Bebekle ilgili hazırlıklara dahil edin: Bebekle ilgili yapılacak, eşya, kıyafet, oda gibi hazırlıklara çocuğun da dahil olması, fikirlerini söylemesi istenebilir. Böylelikle çocuğun süreçten keyif almasını sağlanabilir. Bu noktada çocuktan yaşının, gelişim döneminin üzerinde bir beklenti içinde olmamak önemlidir. Örneğin, isim seçmek çocuğun değil, yetişkinlerin sorumluluğudur.
- Rutinleri önemseyin: Çocuğun hayatında, örneğin okula başlamak, değiştirmek gibi önemli bir değişiklik yapılması planlanıyorsa, bunların doğum öncesinde yapılması önemlidir. Böylelikle çocuğun birden fazla yeniliğe maruz kalması önlenmiş, bu yeniliklerle başa çıkma becerisini geliştirmesi için zaman verilmiş olur. Doğumdan sonra, çocuğun hayatındaki rutinlerin hemen hemen aynı kalmasına özen gösterilebilir. Örneğin, gece yatağa yatarken gerçekleştirilen bir rutin varsa, o rutine sadık kalınabilir. Çocuğun biricik ve değerli olduğunu hissedebileceği, ebeveynleriyle birebir zaman geçirebileceği, özel etkinlik günleri düzenlenebilir.
- “Ya hep ya hiç” şeklinde davranmayın: Bazen ebeveynler, küçük çocuğu, büyük çocuğun yanında sevmekten, onunla ilgilenmekten çekinebilirler. Bazen, büyük çocuklarına ‘’merak etme, seni ondan daha çok seviyorum’’ diyerek farkında olmadan çocukları karşılaştırabilirler. Bazen de ‘’Sen artık ağabey/abla oldun. Hiç sana yakışıyor mu bu yaptığın?’’ gibi suçlayıcı cümleler kurabilir, büyük çocuğun “olgunluk” göstermesini bekleyebilirler. Bu tür durumlar, çocukların ebeveynlerine karşı olan güven duygusunu zedeleyebilir, ilişkilerini bozabilir ve olumsuz davranışlarının artmasına neden olabilir.
- Duyguları fark edin ve üzerine konuşun: Kardeşin daha küçük olması, bakımı için daha çok zaman harcanması gibi durumlarda çocuğun kızmasının, hayal kırıklığına uğramasının çok doğal olduğu söylenebilir. Hatta ebeveynlerin kendi çocukluklarından, varsa kardeşlerinin doğumu ile ilgili duygularından bahsetmeleri, bu duyguların doğal, herkes tarafından yaşanabilir olduğu mesajını verebilir. Unutmayın ki, ebeveynlerin kardeş kıskançlığı ile ortaya çıkan olumsuz davranışları sağlıklı bir şekilde ele alabilmeleri kendi geçmişleri ile de ilgilidir. Vakti zamanında baş edilemeyen kardeş, kendi ebeveynlerinin yaklaşımı, bu yaklaşımın etkileri, yetişkinlik yaşantısında ebeveynlerin çocukları ile kurduğu ilişkiyi etkilemektedir.
Çocuklar iyi gözlemci, kötü yorumcudurlar; ebeveynlerin söyledikleri ile davranışları arasındaki farkı sezer ve bunu tahmin edilemeyecek şekillerde yorumlayabilirler. Kıskançlık duygusunun aile içinde kabul görmesi, doğal karşılanması önemlidir. Önemli olan kıskançlığın ortadan kaldırılması değil, bu kıskançlık sonucunda ortaya çıkan olumsuz davranışlar varsa, bu davranışların uygun, tutarlı, destekleyici bir yaklaşımla değiştirilmesidir. Hemen hemen bütün yeni deneyimlerin kişilere güçlü yönler kazandırması gibi, kardeşle yaşanan meselelerin de çocuklar için öğretici ve güçlendirici olabileceği unutulmamalıdır.