BÜŞRA KESKİN, Psikolojik Danışman
İnsanlar neden ebeveyn olmak ister? Ebeveyn olmak kaçınılmaz olarak yaşamın değişmesi, sorumluluk, keyif, merak, endişe, uykusuz geceler, gurur ve saydıkça sayabileceğimiz binbir farklı duygu, düşünce, davranış barındırır. Galiba zamanın ruhu bize çocuk sahibi olmadan çok düşünmeyi olduktan sonra ise pek düşünmeden ebeveynliğin gereğini yapmayı öneriyor.
Ebeveynlik kavramı, özellikle kendisine yüklenen anlam açısından yüzyıllar içerisinde değişiklik göstermiştir. Bir önceki yüzyılda iş gücü olarak görülen çocuğa yüklenen anlamın değişmesiyle, ebeveyn olma isteğinin nedenleri de değişmeye başlamıştır. Dünya nüfusundaki artış, kaynakların kullanımı gibi önemli gündemler çocuğun bir ekonomik yatırım olması durumunu ortadan kaldırmaya başlamıştır. Tüm bunlara ek olarak psikoloji ve sosyoloji gibi alanlardaki gelişmelerle; çocuk bakımında ebeveynlerin eşit sorumluluk alması, bağlanma, sağlıklı çocuk gelişiminde ebeveynin duygusal yatırımı gibi konuların önemi anlaşılmaya başlanmıştır. İnsan yavrusunun uzun süre fiziksel bakıma muhtaçlığının yanı sıra çocuğun duygusal, sosyal, bilişsel gelişimi için de ebeveynin ciddi bir yatırım yapması gerekmektedir. Çocuğun eğitim hakkının yanı sıra değişen dünya, ekonomik koşullar ve rekabet ortamı da düşünüldüğünde eğitimin niteliği de önem kazanmıştır. Nitelikli ve uzun eğitim hayatı da ebeveynin ekonomik sorumluluklarını arttırmaktadır. Tüm bu değişimler ebeveynliğin keyfinin yanında ciddi bir duygusal yatırımı, bağı ve sorumluluğu beraberinde getirmektedir. Üstelik ebeveynlik yarı yolda sıkılıp bırakılabilecek bir deneyim değil. Bu nedenle çocuk yapma isteğinin kaynakları üzerine düşünmek, birlikte çocuk yapmayı düşündüğünüz kişiyle bu isteği ve sonrasını düşünmek çok önemli ve gereklidir. Oysa sıklıkla bu iki kişi dışındaki etkenler, bazı ezberler, belki de hazır olmadan, insanları ebeveyn olmaya itebiliyor. Şimdi bu dış etkenlere, ezberlere ve olası sakıncalarına bir göz atalım.
Bizimkiler torun istiyor
Elbette çocuk büyütme sürecinde güvenilir sosyal destek kaynakları kolaylaştırıcı oluyor. Hem çocuğun keyifli vakit geçirebildiği hem de ebeveynlerin dinlenmesi, kendilerine vakit ayırabilmeleri için gönül rahatlığıyla başvurulabiliyor. Ancak çocuğun gelişiminden birincil sorumlu olan kişilerin ebeveynler olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle iki yetişkin olarak biz çocuk istiyor muyuz? Duygusal ve ekonomik olarak bir çocuğun sorumluluğunu almaya hazır mıyız? Bunlar ve benzeri soruları cevaplamak ve bu cevaplarda yakın noktada olmak oldukça önemli. Anneannelerin/babaannelerin, dedelerin ilgisi, desteği elbette çok kıymetli ve birçok insanın yetişkinlikte dahi hatırladığı bir sevgi ve şefkat olarak yankıları devam ediyor. Ancak ebeveyn adayları kendilerini hazır hissetmeden çocuk sahibi olduklarında sorumluluk beklenenden fazla aile büyüklerine kalabiliyor. Tüm bunlar hem aile içinde gerginliklere hem de çocukla ilgili kararlarda sınırların karışmasına neden olabiliyor.
Yaşlılıkta bize bakar, yalnız kalmayız
Biz onu büyüttük o da yaşlılığımızda bizim yanımızda olsun beklentisi çocuğa haksızlık olabilir. Ebeveyn olarak onun dünyaya gelmesini seçen ve ona bakıp büyütmeye talip olan sizlersiniz, onun dünyaya gelmekle ilgili bir kararı söz konusu değil. Bu nedenle bunun karşılıklı bir anlaşma olmadığını unutmamak gerekir. Ancak şefkatli, sevgi dolu bir ebeveyn çocuk ilişkisinde her iki tarafın da hep zihninde taşıyacağı keyifli anlar olacaktır. Üstelik bu keyif çocuğunuzun yetişkinliğinde de devam edecek ve bir arada olmak, birbirinize destek olmak her iki taraf için de çok yararlı olabilecektir.
Eee evlendik, baya zaman oldu sırada çocuk var
Evli çiftlere sürekli sorulan soru “ee çocuk ne zaman?” Sizi, evliliğinizi hiç bilmeyen biri size böyle beylik bir laf edebilir. Ancak bu konuda siz nasıl hissediyor ve düşünüyorsunuz? Bunu konuşmak, düşünmek partnerinizle sizin sorumluluğunuz. Çocuk sahibi olmak “yapılacak iş listesi” gibi hadi bunu da yapmış olalım denilebilecek bir madde değil. Çiftler evlense de uzun bir süre çocuk sahibi olmaya hazır hissetmeyebilir ya da çocuk sahibi olmayı hiçbir zaman istemeyebilir, bu oldukça olağan bir durum.
Evlilik sıkıcılaştı, monotonlaştı çocuk bize iyi gelebilir
Her çocuk tutarlı, güvenli, keyifli bir aileyi, dünyayı hak eder. Hatta bu her zaman ebeveynlerin evli kalması anlamına bile gelmeyebilir. Bunun yanında çocukların kötü giden şeyleri düzeltme gücü ve sorumluluğu yoktur. Çocuğa böyle bir misyon yüklemek ciddi bir duygusal yük anlamına gelecektir. Üstelik çocuk sahibi olmanın kendisi çok ciddi zihinsel, fiziksel ve duygusal bir emek gerektirir. Dolayısıyla ebeveynlerin işbirliğini gerektirmektedir. Kötü giden bir ilişkide de birbirine destek olmak, sinirlerin sağlam kalması öyle zannedildiği kadar kolay olmayacaktır. Evliliğinize, ilişkinize dair olumsuz duygularınız varsa, fazlaysa çocuk sihirli değnek gibi sorunları yok edemez. Belki bir süre erteleyebilir. Ki bu da tüm o duyguları bastırıp bir de ebeveynlik yapmaya çalışmak demek olacaktır. Ebeveynliğiniz de çocuğunuz da daha keyifli ve güvenli bir zemini hak ediyor unutmayın.
Bir insanın yetişmesine büyümesine bir birey olmasına destek olmak ve eşlik etmek istiyoruz, bunu yapabileceğimize inanıyoruz.
Ebeveynin çocuğu kendine ait, onun için dünya gelmiş bir parça gibi görmediği ama onunla birlikte yaşadığı öğrendiği bir süreç hem çocuk hem de ebeveyn için sağlıklı ve keyifli bir ilişkinin temeli olacaktır. Ebeveyn adaylarının bu konuda benzer duygu ve düşünceleri paylaşıyor olması elbette çok önemlidir. Bu da aslında hem evlilik öncesinde hem de çocuk sahibi olmadan önce evlilik ve çocuk sahibi olmak ile ilgili beklentileri konuşmayı gerektiriyor.
En başından itibaren bahsettiğimiz gibi ebeveynlik geri dönüşü olmayan koşulsuz sevgiyi, şefkati gerektiren keyifli ve bir o kadar da yorucu, sorumluluğu bol bir deneyim. Yola çıkmadan önce motivasyon kaynaklarınıza bakmaktan sorumlusunuz ve ebeveyn adayları olarak siz de çocuklar da bunu hak ediyorsunuz.