ELİF GÖKÇE, Klinik Psikolog
Terapist aramak, bulmak ve terapiye başlamak zor olabilir (terapist seçimine dair bir yazı için bkz: https://www.porta.com.tr/iyi-bir-psikolog-olsun-terapist-secerken). Uygun terapist bulunduktan sonra terapistle diğer tüm ilişkilerden farklı bir ilişki kurulmaya başlanır. Terapinin çok özel bir ilişki biçimi olması sebebiyle terapötik ilişkide etik kuralların olması son derece önemlidir. Zira terapide kimseye anlatamadığımız yanlarımızı, özelliklerimizi anlatırız. Bunları dinleyen kişinin bilimsel geçerliliği olan bir eğitime sahip olması gerekir. Sahte psikologların arttığı günümüzde terapi içinde olabilecekler ve olamayacaklar hakkında bilgi sahibi olmak önemli. Psikologların etik prensiplerine dair ayrıntılı bilgi almak için Türk Psikologlar Derneğinin etik yönetmeliğine başvurulabilir [1]. Bu yazıda özel olarak terapötik ilişkide ortaya çıkabilecek etik ihlallerden bazılarına üç kategori altında yer verilecektir:
- Gücün kötüye kullanımı: Terapi seansları en mahrem konuların konuşulduğu, danışan için çok özel ve değerli zamanlardır. Kişinin zorlandığı, baş edemediği, anlayamadığı ya da anlamlandıramadığı konulardan bahsederken kendini savunmaz ve kırılgan hissetmesi son derece doğal bir durumdur. Terapistin bu analiz anlarına dahil olması terapötik ilişkinin doğasını çeşitli şekillerde etkileyebilir. Terapist, danışan tarafından, “tüm-güçlü” ve her soruna çözüm bulabilen biri olarak algılanabilir; bir kurtarıcı, bir kahraman, bir güç timsali veya bir idol gibi görülebilir. Tüm bunlar terapi içinde gerçekleşmesi olağan durumlar olmakla birlikte, konuşulması ve yorumlanması gereken meselelerdir ve terapistin bu asimetrik ilişkinin dinamiklerinin farkında olması gerekir. Terapistin kendi kişisel meseleleri veya başka sebeplerle kendisine yakıştırılan bu sıfatları ve rolleri kendi çıkarları için kullanması yetkinliğini ve gücünü kötüye kullanması anlamına gelir ve etik ihlal kapsamındadır. Bu durumlara örnek olarak terapistin danışanı yargılaması, aşağılayıcı yorumlarda bulunması, danışana kendi dünya görüşünü kabul ettirmeye çalışması ve danışanın hayatına müdahalelerde bulunması sayılabilir.
- Yakınlığın kötüye kullanımı: Terapide kimi zaman danışanın hiç kimseye anlatamadığı ve belki ilk defa kelimelere döktüğü konular olabilir. Tüm bunları terapistle konuşmak, terapistin kapsayıcılığı ve kabulü danışanın terapiste yakın hissetmesine neden olabilir. Çoğu zaman terapist, her hafta düzenli olarak danışanı seansta bekleyen sabit ve güçlü bir figür olarak danışanın hayatında yer alır ve terapistle ilişki danışanın hayatındaki önemli ilişkilerden biri haline gelir. Kimi zaman danışan bu yakınlık içinde terapiste romantik hisler beslemeye başlayabilir. Bazen bu yakınlık terapistin anne/baba gibi, çok yakın bir arkadaş gibi görülmesi şeklinde de olabilir. Bu durum terapi içinde konuşulması ve yorumlanması gereken bir meseledir. Terapist bu duruma sebep olmuş olabilecek dinamikleri gündeme getirmekle yükümlüdür. Terapist, terapötik ilişkinin kişiselleşmesinden kaçınmalıdır. Romantik duyguların terapi çerçevesi içerisinden anlamlandırılamadığı ve çözülemediği durumlarda terapi sonlandırılmalıdır. Benzer şekilde terapist -danışan ilişkisinin bir tür arkadaş, ebeveyn-çocuk ilişkisi haline döndüğü ve analiz edilmediği durumlarda terapiye devam edilmemesi önerilir.
- Mahremiyetin kötüye kullanımı: Terapist, terapide konuşulan tüm bilgileri, danışanın veya etrafındaki insanlardan birinin hayatı tehlikede olmadığı sürece gizlilik ilkesi dahilinde korumak mecburiyetindedir. Terapi danışanın yaşantılarının gündeme getirildiği ve anlamlandırıldığı bir yerdir; çoğu zaman terapist, danışan hakkında çok özel ve mahrem bilgilere sahip olmuş olur. Fakat, danışan çeşitli sebeplerle kendine dair bilgileri, yaşamındaki olayları vb. terapistle paylaşmamayı seçebilir. Kimi durumlarda danışan bilerek terapiste yanlış bilgi verebilir. Tüm bunlar danışanın hikayesi ve kişiliği dahilinde anlamlandırılması ve yorumlanması gereken meselelerdir. Terapist bu davranışların altında yatan sebepleri anlamaya çalışmalı ve danışana baskı yaparak bilgi almaya çalışmamalıdır. Benzer şekilde danışanın hayatındaki duygusal, romantik, cinsel vb. yaşantıları ve detayları, terapi çerçevesi dışında, terapistin kendi kişisel merakı için araştırması, sorması ve anlattırması etik ihlal olarak sayılabilir.
Mesleğine saygı duyan ve etik ilkelere uygun çalışan terapistler tüm bu süreçleri danışanın, sürecin ve kendisinin yararına sürdürmek için bir üst bakıştan destek alır. Bu desteğe süpervizyon denir. Süpervizyon terapistin genellikle daha deneyimli bir başka terapistten kişisel ve mesleki bağlamda; kendini, mesleğini uygulama becerilerini anlamak ve daha verimli çalışmak için aldığı destektir.
Terapistin terapi uygulamalarında etik çalışmasını beklemek, tüm danışanların en temel hakkıdır.
[1] https://www.psikolog.org.tr/tr/files/folder/etik-yonetmeligi-x389.pdf