BÜŞRA KESKİN, Psikolojik Danışman
Sır hemen herkeste merak uyandıran bir olgudur. Bir sırrı bilmek, paylaşmak, öğrenmek farklı türlerde ve boyutlarda sorumluluklar yükler. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde sır kelimesinin birden fazla anlamı var. Bu yazı ile ilintili olan anlamı ise: “Varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey.”[1] Gizli kalanın paylaşılması ise kaçınılmaz olarak yakınlık, iletişim, özel olma/kalma gibi durumları akla getiriyor.
Tabi sırların amacına, içeriğine, süresine göre kendi içlerinde ayrıldığını söylemek de mümkün, her birinin de farklı işlevleri var. Bazen sürpriz, eğlence, hediye gibi amaçları olan tatlı sırlar tutulabiliyor. Böyle sırlar bağlamında aile içinde veya arkadaşlıklarda kısa süreli koalisyonlar oluşturulabiliyor. Örneğin, annenin doğum günü için parti hazırlayan baba-çocuk, ebeveynin evlilik yıl dönümü için sürpriz hazırlayan kardeşler ortak bir sırrı ve sorumluluğu paylaşıyor. Bu tatlı sırrı saklamanın keyfini birlikte sürüyorlar ve bu sır daha çok vakit geçirmeyi, haberleşmeyi, birbirinin farklı özelliklerini keşfetmeyi de beraberinde getirebiliyor. Ya da bazen kişinin kendine saklamak istediği ya da bir ilişkiye özgü sırlar, alanlar da olabiliyor. Kişinin kilosu ya da vücudunun herhangi bir özelliği, gizli kamasını istediği bir ilgi alanı olabilir. Ya da ilişkilerde hitap şekilleri, bazı hikayeler, anılar bize kalsın şeklinde ayrılabilir. Bu bizim aramızda, bize özel denilen şeyler/sırlar ilişkide yakınlık ve güvenin göstergesidir. Sıklıkla yakınlık ve güvenin artmasına da destek olur. Yakın bir arkadaşınızı düşünün, ona “ya ben X’den hoşlanıyorum ama aramızda kalsın” dediğiniz andan itibaren artık daha yakın olmaya, dertleşmeye başlarsınız. En azından arkadaşınızdan bunu beklersiniz. O da bu arkadaşlık ilişkisinin özel olduğunu düşünmeye ve daha fazla paylaşmaya, ilişkiye daha çok duygusal yatırım yapmaya başlayabilir. Bazen talihsiz olarak arkadaşınız bu kadar yakınlaşmayı istemeyebilir. Bunu da kabullenmek gerekiyor. Öte yandan bahsettiğimiz bu sırlar çoğu zaman ilişkilerde bir sözleşme görevi görür ve ifşa edilmesi bir ihanet gibi algılanabilir, kişiyi ve ilişkiyi zedeleyebilir.[2]
Tüm bunların yanında bazı sırlar var ki kişi içerlerde bir yerde paylaşmaya çok ihtiyaç duysa da gün sonunda korku, utanç gibi duygularla gizlemek zorunda hissedebiliyor. Bazı sırlar aile içinde ya da ilişkide diğer muhatabından, muhataplarından saklanabiliyor hatta bazen kuşaklarca sürdürülebiliyor. Din, etnik köken, kimlik, cinsel yönelim, ailelerin psikolojik hastalık geçmişi, travmatik olaylar, intiharlar, istismar, evlat edinme, ilişkilerde aldatma-aldatılma gibi ele alması, konuşması oldukça güç olan, çok zor duyguları ya da baş edilmesi güç sonuçları ortaya çıkarabilecek durumlarda kişiler bunu saklama eğiliminde olabiliyorlar. Elbette ki bu sırları saklamanın ardında çoğunlukla kişilerin kendilerinin, ailenin ya da ilişkinin dağılması, zarar görmesi gibi ciddi korkular, kaygılar yer alabiliyor. Kişi ya da kişiler için o an en doğru, en az zarar görülecek olan seçenek bu sırrı saklamak, gömmek gibi görünebiliyor. Ancak bu, uzun vadede kişiler için zorlayıcı, yıpratıcı deneyimlere dönüşebiliyor ve varsayılanın aksine çoğunlukla ilişkiler zarar görüyor.
Sırların karşılığı yakın ilişkilerimizde vardır, yoldan geçen herhangi biri için çoğu zaman sakladığımız sırların bir değeri yoktur. Ancak sır yakını uzak edebilir. Çünkü bu vücudundaki gizli bir yaraya sürekli tampon yapmak zorunda olmaya benzer. En sevdiğine bile iki elinle rahatça sarılamaz, yaklaşamazsın. Sürekli o yaranın görünmediğinden, sızmadığından emin olmak istersin. Her yakınlaşma deneyimi yaraya değme riski taşır ki bu da sürekli gergin, endişeli bir ilişki anlamına gelir. “Annemin ailesi ile hiç görüşmezdik, nedenini sormayın dememişlerdi hiç ama bu evde bu konuyu konuşmanın hiçbir yolu olmadığını sezerdik. Sadece annem sürekli çok mutsuz, çok gergindi. Hep hasta ve hep mesafeli olmayı sanki tercih ediyordu.” gibi bir cümleyi üst kuşaklarda psikolojik rahatsızlık ya da travmatik bir geçmişi olan ve bunu saklayan bir aileden duymak çok olasıdır. Konuşulamaz bazı konular, alanlar vardır ve bunların kıyısından geçmek bile yasaktır ve çoğu zaman bu sessiz bir sözleşmedir. Ama zamanla bu sır ya da sırlar tüm iletişim becerilerine, kanallarına sirayet eder. Konuşulacak konular, sohbet dağarcığı, eğlenceli vakitler hepsinde bir daralma olur. Kişiler kendilerini sahici bir ilişki içinde hissetmeyebilirler. Hatta bu sırrı saklamak için verdikleri çaba sonucunda kendilerine dahi yabancılaşabilirler. Sırrın saklandığı kişi ya da kişiler içinse tüm bu ilişkilerdeki kısırlaşmanın yanı sıra anlamlandıramama da buna eşlik eder ki bu da çoğu zaman çok acı verici bir deneyimdir. Hiç bilmediği bir sebepten hak ettiği, ihtiyacı olan yakınlığı görememek kişide haklı ama kimsenin görmeye de cesaret edemeyeceği öfke, hayal kırıklığı gibi zor duyguları da getirir. Çok zor olacak olsa da kişilerin ve ilişkilerin toparlanması için hayati bir risk taşımadığı sürece bu sırların açıklanması ön koşuldur.
Sırlar Nasıl Açıklanabilir?
Birçok kültürde olduğu gibi yakınların bir araya gelmek zorunda olduğu, yoğun duyguların ortaya çıkabileceği düğün, bayram, cenaze gibi etkinlikler sırların patlak vermesi için önemli tetikleyicilerdir. Ancak yıllarca saklanılan bu sırların böyle ani, plansız bir şekilde ortalığa saçılması sırrın saklanıldığı kişi ya da kişiler için çok daha yıkıcı, travmatik bir deneyime neden olabilir. Bu nedenle sır açıklanmaya karar verildiğinde bir planlama yapmak oldukça önemli bir ihtiyaçtır. Kimlerin nasıl etkilenebileceğini, neyin nasıl açıklanabileceğini, sırrın saklanması altındaki gerekçeleri düşünmek, açıkça ve dürüstçe ifade etmeye hazırlıklı olmak gerekir. Mümkünse ve riskli değilse sırrın saklandığı muhatapları bir araya getirerek açıklama yapmak iyi olabilir. Sırrın saklandığı kişileri dinlemeye ve merak ettiği soruları cevaplamaya hazırlıklı olmak kolaylaştırıcı olacaktır. Tüm bunlar zararı azaltacak müdahaleler olabilir. Bunun yanı sıra sır açıklandı ve bitti bir daha bu konuda konuşulmayacak gibi düşünülmemelidir. Bu kolay bir deneyim değil ve kişiler birçok kere bu konuda konuşma, soru sorma, duygularını ifade etme ihtiyacı duyabilir. Bu ihtiyaçları görüldükçe konuşuldukça yoğun duygular sönmeye başlayacaktır. Özdemir Asaf’ın dediği gibi “Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.” ve telafisi için de bir arada ve iletişime açık olmak kıymetli. Hep keyifli sırlar saklamak dileğiyle…
[1] Türk Dil Kurumu Sözlükleri
[2] Imber-Black, E. (1998). Aile Sırları. İstanbul: Boyner Holding Yayınları