MELTEM YILMAZ, Klinik Psikolog
Çocuklar bu kapasitesinin varlığı ve niteliği, onların sorunlarla başa çıkma becerisini, ne sıklıkla okul sorunu yaşadığını ve insanlarla ne kadar sağlıklı ilişkiler kurabileceğini belirler*.
Peki, zihinselleştirme kapasitesi nasıl gelişiyor?
Çocuklar, dünyaya geldikleri ilk andan itibaren, ebeveynlerinin yüzüne bakarak, onların tepkilerinde kendi davranışlarının ne anlama geldiğini ve nasıl tepki vermeleri gerektiğini anlarlar. İlk zamanlarda çocuklar, kendi davranışlarının dış dünyada önce fiziksel, sonra zihinsel sonuçlarının olduğunu fark etmeye başlar ve nedensel bağlar kurar. Örneğin; Şöyle … yaptığımda, annem böyle … yapıyor gibi bağlantılar kurar. Bebekler bu bağları kurarken, ebeveynin ses tonuna, yüz ifadesine ve hemen hemen her ince ayrıntıya çok hassaslardır.
Tüm bilgileri toplayarak nedensel bağlantılara ulaşırlar. Bebekler ilk olarak ebeveynlerinin zihnini kullanarak bu bağlantıları geliştirmeyi denerler**. Bir çocuğun bu beceriyi geliştirebilmesi için ebeveynin sabırla yapması gereken temel şey: Aynalamadır.
Çocuğunuz bir davranışta bulunduğunda, sizin o davranışı onun duygusuna uygun bir şekilde (nitelik ve yoğunluk) ona yansıtmanız gerekir. Çocuğunuz, “Annemin, babamın verdiği tepki, benim yaptığım şeye karşılık” diyebilmeli, bunun için de sizin öyle bir tepki vermeniz gerekir ki, o davranışın kendisine
ait olduğu hissini yaşayabilsin.Örneğin, çocuğunuz heyecanlanıp yere bir şey düşürdüğünde, kızarak “niye düşürdün” demeniz, çocuğun heyecanına karşı uygun bir tepki değil, sizin kendi içinde bulunduğunuz durumun bir yansımasıdır. Bu tepki yerine, aynalamayla şöyle bir tepki verebilirsiniz: “o kadar heyecanlandın ki, oyuncağını yere düşürdün”. Bunu derken, sözcükleriniz kadar çocuğunuzun kendi ifadesini, mimiklerini makul şekilde yansıtmanız gerekmektedir yani, onun heyecanı içinde siz de
heyecanlanıp kaybolmadan. Bu aynalamalarla çocuğunuz, kendisinin ne hissettiğini anlamaya çalışır ve zamanla iç dünyasında “zihinsel duygu ve düşünce kalıpları” oluşur. Yani önemli olan, aynı ifadeyi bizzat vermek değil, onu sakinleştirecek düzeyde geri verebilmektir. Bu sayede, çocuğunuz farklı kişiler olduğunuzu ama aynı zamanda etkileşim içinde olduğunuzu hissedecektir. Ayrıca, sizin sakinleştirebilme becerinizi, artık sizin olmadığınız zamanlarda kendi başına yapabilir hale gelecektir. Onlarla olan konuşmalarınızda, oyunlarınızda onların duygu, düşünce ve isteklerine atıflarda bulunarak kendi duygularını düzenleyebilme, sakinleşebilme becerilerini güçlendirebilir, ve buna bağlı olarak ileride çıkabilecek duygusal
problemleri büyük oranda önleyebilir, var olan problemlerin de giderek azalmasına yardımcı olabilirsiniz***.
* Sharp, C.,& Fonagy, P. (2008). The parent’s capacity to treat the child as a psychological agent: Constructs, measures and implications for developmental psychopathology. Social development, 17(3), 737-754.
** Gopnik, A. (2010). How babies think. Scientific American, 303(1), 76-81.
*** Halfon, S., Bekar, Ö., Ababay, S., & Dorlach, G. Ç. (2017). Dyadic mental state talk and sophistication of symbolic play between parents and children with behavioral problems. Journal of Infant, Child, and Adolescent Psychotherapy, 16(4), 291-307.