EGE ORTAÇGİL, Klinik Psikolog
Bir bedeninin nasıl görünmesi gerektiği ile ilgili her mevsim epeyce düşünüyor, konuşuyoruz. Ne yemem, ne yememem gerek? Bunu yersem kaç kalori alırım? Karnımın dümdüz görünmesi için kaç kilo vermeliyim? Kaslarım nasıl?
Karşılaştığımız hemen hemen herkes bedenimiz ile ilgili bize bir şey söylüyor. Toplumun zamana, moda olana göre değiştirdiği bu kurallardan bedenimiz de, ruhumuz da nasibini alıyor. 3 vakitte 10 kilo veren ünlüleri, reklamlardaki kaslı erkekleri kıskanabiliyor, yüzümüzde beliren kırışıklıklara üzülebiliyor, aynaya bakıp kendimizi oldukça kötü hissedebiliyoruz. Tam da bu nedenle, bedenini takıntılı bir şekilde değiştirmeye ya da kontrol etmeye çalışan insanların sayısı hiç de az değil.
Etrafımızdakilere, en başta da kendimize sorduğumuz soru “Ben beğenilecek biri miyim?”
Beğenilmek sadece dış görünüş ile sınırlı bir şey değil. Yapabildiklerimiz, becerilerimiz, ürettiklerimiz, hoşlandıklarımız, aklımız, fikrimiz beğenilmek için oldukça önemli, zihnimiz bunu biliyor olmalı! Günlük hayatta sık sık kullanılan “ilk görüşte aşık oldum”, “ilk izlenim çok önemlidir” gibi cümleler, tersi de iddia edilemeyeceğinden akla kazınıveriyor. İşin özeti, bedeninizle, ne giydiğinizle karşınızdaki insanı etkilediniz etkilediniz, etkileyemediniz, güle güle, bizimle değilsiniz.
Beslenme ve cinsellik, bedenimiz ile ilgili temel konular olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda aldığımız mesajlar, bedenimizle kurduğumuz ilişkiyi belirleyebiliyor. Üstelik bu mesajlar bizim kadar eski; doğduğumuz anda başlıyor. Örneğin, “Sen çok az emdin” diye hayıflanan büyükler, kendisini yemekten sorumlu bakan sanan anne babalar, yemediğimiz pirinç tanesi kadar çocuğumuz olacağını söyleyip bizi korkutanlar, çok stresli iş koşuşturmaları sırasında “sen bu ara biraz kilo mu aldın?” deyiverenler.
Elbette toplumun verdiği bu sağlıksız mesajları kabul etmemek ve dönüştürmek elimizde. Çünkü toplum derken, ben, sen, o, biz, siz, onlardan yani hepimizden bahsediyoruz. Bu iyi bir haber değil mi? O zaman öncelikle kendimizden, kendi yakın çevremizden başlamak gerekiyor.
Bu konuda yapılabilecek, çok temel, basit birkaç öneriyi cebinize atabilirsiniz:
- Çocuklara, annesinden aldığı burundan, babasından aldığı bacak boyundan ibaret olmadığını hissettirebilir, olumlu davranışlarıyla, başarıları, becerileriyle de takdir edebileceklerini gösterebilirsiniz. Sağlıklı beslenmenin, düzenli hareketin faydalarını görerek büyümelerini, sizden örnek almalarını sağlayarak öğretebilirsiniz.
- Ergenlerle bedenleri hakkında konuşabilir, yaşadıkları değişimi dinleyebilir, akıllarında beliren milyonlarca soruyu cevaplamalarına destek olabilirsiniz. Kadın ve erkeklerin sadece bedenleriyle değil, “beyin”leriyle de sevdiklerini, ilişki kurduklarını, beğenildiklerini fark ettirebilirsiniz. Kendilerini sadece bedenleri ile değil farklı alanlarda da iyi hissetmelerini, ifade etmelerini sağlayacak etkinlikler bulmalarına fırsat verebilirsiniz.
- Yetişkin olarak kadın ya da erkek bedeninin nesneleştirildiği, malzeme haline getirildiği şakaları, esprileri yapmaktan kaçınabilir, sırf bedeninize odaklanmak yerine ruhunuzu da besleyecek şeyler deneyebilirsiniz. Bedeniniz nasıl olursa olsun, kendinizi sağlıklı, yeterli ve değerli hissetmenin keyfini çıkartmanız dileğiyle…